FİYAB- YÖNETMENLERLE SÖYLEŞİLERDE MURAT PAY NOKTAYI KOYDU: SİNEMACI COĞRAFYASININ KÜLTÜRÜYLE YÜZLEŞMELİ

Fiyab- Film Yapımcıları Meslek Birliği'nin Ankara'da gelenekselleşen Yönetmenlerle Söyleşiler etkinliğinin bu ayki konuğu Dilsiz sinema filmiyle  yönetmen Murat Pay oldu. Usta bir hattat ile genç bir ressamın yollarının kesişmesini konu alan Dilsiz filmin Milli Kütüphane salonundaki gösterimi Ankaralı sinemaseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. Murat Pay'ın yönettiği ve senaryosunu Selman Kılıçarslanla birlikte yazdığı ve bir çok festivalden ödülle dönmüş olan Dilsiz’de Ozan Çelik, Mim Kemal Öke, Vildan Atasever ve Emin Gürsoy rol alıyor.   

Dilsiz filminin gösteriminden sonra Murat Pay seyircilerden seyircilerden gelen soruları cevaplayan Murat Pay, " Sinemacı coğrafyasının kültürüyle yüzleşmeli. Medeniyetimiz, tarihimiz, kültürümüz ile yüzleşme ihtiyacım beni beni Miraciyye,  Dilsiz gibi filmler yapmaya zorluyor" dedi.  "Kendi penceremden film yapmak istediğimde sadece kameraya, sadece oyuncuya sadece senaryoya sahip olmamın yeterli olmadığını fark ettim. Bu unsurları yoğurabilmek için ister istemez kendi coğrafyamın ürettiği kültürle yüzleşmek zorundaydım. Yüzleştiğimi iddia etmiyorum ama yüzleşme ihtiyacının beni bu zemine kaydırdığını söyleyebilirim. Daha önce ney ile biraz ilgilenmiştim. Daha sonra ilk ciddi ilgilenmem hat sanatıyla oldu"  diye konuşmasını sürdürdü.

Yönetmen Murat Pay Dilsiz'in oyuncularından Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin ana karakterlerden Eşref beyi oynaması ve oyuncu kadrosunun seçimi ile ilgili bir soruya şöyle cevap verdi:  

"Oyuncu meselesi zorlu bir süreçti. Şuna dikkat etmeye çalıştım. Senaryodaki karakterlerin hikayeleri ile oyuncuların kendi hikayeleri arasında küçük de olsa kesişmeler aradım. Bu kesişmeler oyuncularla daha sağlıklı bir bağ kurmama imkan verdiğini söyleyebilirim. Oyuncu seçimlerinde çok iyi oyuncularla bir araya geldik. Oyunculukları tamdı ama halleri, ruhları benim karakterlerime uymadı. Eşref Efendi'nin kemalat gömleğini giyemediklerini gördüm. Bunun üzerine halli tamam oyunculuğu olmayan Mim Kemal Öke üstada teklif götürdük. Kemal Bey olağan üstü gayret sarf ederek oyunculuğu öğrendi. Hepimizden çabalı ve istekliydi. Eşref Efendi gömleğini kendine çok güzel yakıştırdı" diyerek konuşmasını sürdürdü.

 

“Türk Sineması Çorak Bir Dönemden Geçiyor”

 

Yönetmen Murat Pay, 'Türk sinemasını nasıl değerlendiriyorsunuz?', sorusuna da şöyle cevap verdi: "Benim gördüğüm resim genel olarak çorak bir dönemden geçtiğimiz yönünde… Görece olarak çok fazla film üretiliyor ama bence son derece çorak, verimsiz bir dönem yaşıyoruz.  Bu çoraklık nasıl geçer, bununla alakalı çok net öngörülerim ya da çözümlerim yok. Sinema ile uğraşan insanların kendi kültürlerine dair son derece yabancı kaldıklarını gözlemledim. Bu benim hiç anlayamadığım bir şey. Ve bu cehaleti sürdürme konusunda da bir ısrar söz konusu… Coğrafyanın birikimi, kültürü hepimizin. Burada kim ne üretmişse bizim aslında bir şekilde muhatap olmamız gereken şeyler bunlar. Bununla yüzleşmeme konusundaki ısrarcılığı hiç anlayamadım. Biz bunun Yeşilçam döneminde bu kadar sert olmadığını ve biraz daha kendiliğinden, akışına bırakılan bir süreç olduğunu gözlemlemiştik ki o yüzden Yeşilçam döneminde belki de şu an hiç göremediğimiz bir özgünlük yakalanabilmişti. İyi tarafı da vardı, kötü tarafı da vardı ama coğrafyaya özel bir dil ortaya koymuşlardı. Ama bugün böyle bir dilden bahsedemiyoruz. Sadece tema ortaklığı söz konusu.

Niye tamamen reddedildi Yeşilçam? Tamamen redler ve tamamen kabuller aslında bizi bir yere taşımıyor. En azından bunu görmek lazım. Çok savrulmalar yaşıyoruz bu manada. Zihni derinliğe sahip insanlar bu tip savrulmalara düşmez ki… Mesela Oğuz Atay'ın günlüklerinde rastlamıştım; son kitabını yazmak için Osmanlıca öğrenmeye karar veriyor. Türkiye’nin Ruhu kitabı için düşünüyor bunu. Biz bugün Osmanlıca öğrenmeyi ideolojik bir zemin olarak kodluyoruz ve hemen reddetme yoluna gidiyoruz. Bugün hangi yönetmen Osmanlıca biliyor mesela? Bunu Osmanlıca bilmek tek başına bir anlam ifade ettiği için söylemiyorum ama o bir önyargıyı, cehaletle ilgili bir sınırı çıkarıyor aradan.  Ben bugün eğer Mimar Sinan'ı anlamak istiyorsam, tasvir sanatında farklı insanları tanımak istiyorsam, musikide bir yere gitmek istiyorsam Osmanlıcayla yüzleşmek zorunda kalıyorum, e ne yapacağız o zaman? Ben gitmeyeyim mi yani o taraflara?"

Film Yapımcıları Meslek Birliği- Fiyab Yönetmenlerle Söyleşiler etkinliği şubat ayında da yeni bir film ve usta bir yönetmenle sürecek.